Audi Q3

Güçlü, bağlantılı, çok yönlü: Yeni Audi Q3, kompakt segmentte kendine güvenen, her açıdan başarılı bir araç; günlük yaşamın her zorluğuna hazır. Akıllı sürücü asistanı, lüks sınıftan aydınlatma teknolojisi ve çarpıcı tasarımıyla yola premium bir hava katıyor. İskoçya’nın büyüleyici güzelliklerinde yapacağınız bir yolculuk, ne kadar karakterli olduğunu kanıtlıyor. İskoçya, Glasgow. Kelvin Nehri’nin görkemli Clyde Nehri’ne döküldüğü yerde, hareket ve tarihi birleştiren mimari bir şaheser olan Riverside Müzesi yükseliyor. Yolculuğumuz burada, özel bir yol arkadaşıyla başlıyor: yeni Audi Q3. Tasarımı mı? Etkileyici, dinamik ve duygusal; akıcı kıvrımlar ve keskin çizgilerin heyecan verici dengesiyle. İskoç Yaylaları’na yolculuğumuza Riverside Müzesi’nden başlıyoruz. Ancak öncesinde, modern trafiğin taleplerine her zaman uyum sağlayamamış büyük bir şehrin tuhaflıklarıyla karşılaşıyoruz. Yeni Audi Q3’ü tüm yönleriyle ve sürüş sırasında bize nasıl destek olduğunu öğreniyoruz.

Sportif ve zarif koltuklarımıza oturup kendimizi Glasgow’un şehir hayatına bırakıyoruz. Sadece birkaç dakika sonra, yeni Audi Q3’ün bir ulaşım aracından çok daha fazlası olduğunu anlıyoruz: O, günlük yaşam için dijital bir yol arkadaşı. Kökleri 6. yüzyıla kadar uzanan tarihi şehir merkezindeki bir mola sırasında, Parking Assistant Plus yeteneklerini sergiliyor: Etkileyici bir hassasiyet ile aracı en dar alanlara bile manevra yaptırıyor. Birden fazla ultrasonik sensör ve yüksek çözünürlüklü kamerayla desteklenen sistem, çevreyi gerçek zamanlı olarak algılıyor ve net görsel ve işitsel geri bildirim sağlıyor; bu da İskoçya’nın en büyük şehrinin dar sokaklarında park ederken gerçek bir avantaj sağlıyor.

Yola geri döndüğünüzde, trafik işareti tanıma özelliği her şeyi takip etmenize yardımcı olur. Örneğin, hız sınırları veya inşaat alanları güvenilir bir şekilde algılanır ve doğrudan gösterge paneline yansıtılır; bu da özellikle yoğun şehir trafiğinde tanımayan sürücüler için faydalı. Yeni Audi Q3 için dar çıkmaz sokaklar bile sorun değil. Geri vites asistanı son 50 metreyi hatırlıyor ve aracı bağımsız bir şekilde, güvenle ve stressiz bir şekilde geri yönlendiriyor. Glasgow’u geride bırakıp, M8 boyunca batıya doğru ilerleyip Highlands’e doğru yol alıyoruz. Kısa süre sonra, milyonlarca sinemaseveri heyecanlandıran “James Bond 007: Skyfall” filminden ikonik bir sahneye doğru yol alıyoruz.

Üç şeritli otoyolda Adaptif Hız Sabitleyici Plus devreye girer: Hızlanır, fren yapar, şerit ve hızı korur; rahat ve konforlu bir sürüş deneyimi sağlar. Hatta şerit değiştirmelerde bile yardımcı olur. Sistem bizim için her şeyi hallederken, biz de adaptif sesli asistan olan Audi asistanı kullanıyoruz. Sadece birkaç kelimeyle klimayı ayarlıyor, bilgi-eğlence sistemini kontrol ediyor ve istenirse rota boyunca bilgi alıyoruz. “En yakın benzin istasyonu nerede?” kısa bir soru, kısa bir cevap. Audi asistanı bir rota öneriyor, biz de onu takip ediyoruz ve yolculuğumuzun bir sonraki etabına hazırız.

M8’den M898’e geçip Clyde Nehri’ni geçip nihayet İskoçya’nın kuzeyindeki en etkileyici rotalardan biri olan A82’yi takip ediyoruz. Yol, nefes kesici manzaralar, göller, dağlar ve uçsuz bucaksız alanlar arasından kıvrılarak ilerliyor. Bazı şerit çizgilerinin solmasına rağmen, yeni Audi Q3’ün adaptif hız sabitleyicisi güvenli bir şekilde rotamızı korumamızı sağlıyor. Amortisör kontrollü adaptif süspansiyon, sayısız virajda klasını ortaya koyuyor: Değişen yol koşullarına yıldırım hızında tepki veriyor, sönümlemeyi saniyenin kesirlerinde ayarlıyor ve konfor ile dinamikler arasında geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Sonuç: engebeli asfaltta akıcı bir sürüş ve dar virajlarda hassas yol tutuşu.

Öğleden sonra göze çarpmayan bir yan yola sapmadan önce yaklaşık iki buçuk saat boyunca A82 yolunu takip ediyoruz. Etive Nehri boyunca uzanan yol, doğrudan sinema tarihine geçen bir yere çıkıyor: Burada, pitoresk Glen Etive vadisinin engebeli güzelliğinin ortasında, James Bond bir zamanlar geçmişiyle yüzleşmiş. Oradan akan şelale, sadece bir doğa harikası değil, aynı zamanda Skyfall’un en etkileyici fonlarından biri. 007 dünyasına yaptığımız kısa yolculuğun ardından Glasgow’a geri dönüyoruz. Güneş dağların ardında yavaşça kayboluyor, sis çöküyor ve alacakaranlık Highlands’ı mistik bir ışıkla yıkıyor; yeni Audi Q3’ün aydınlatma teknolojisini etkileyici bir şekilde deneyimlemek için mükemmel koşullar.

Yolda her tarafta 23 segmentli ve ayrı ayrı seçilebilen ışık imzalarına sahip dijital gündüz farları dikkat çekerken, karanlıkta dijital matris LED ışık ön plana çıkıyor. Kompakt segmentte bir ilk: Q3’te ilk kez kullanılan yeni mikro LED modülü. Her far, yalnızca 13 milimetre genişliğinde 25.600 mikro LED içeriyor. Her bir LED yalnızca 40 mikrometre kalınlığında, yani bir insan saçının yaklaşık yarısı kalınlığında. Sonuç: Zorlu hava koşullarında bile şeridin olağanüstü hassas ve yüksek kontrastlı aydınlatması. Kısa bir mola verip son bir kez geriye dönüp bakalım: Yeni Audi Q3’ün OLED arka farları, kesintisiz LED ışık şeridi ve ışıklı halkalarıyla güçlü bir görsel etki yaratıyor. Otoyola döndüğümüzde ise iki heyecan verici far özelliği daha devreye giriyor: İlki, şeridinizi aydınlatan ve şerit değiştirirken her iki şeridi de hassas bir şekilde aydınlatan şerit lambası. İkincisi, yön lambası, şeridinizde nerede olduğunuzu sürekli olarak gösteriyor. Bu işlevler bir araya geldiğinde, yalnızca güvenliği artırmakla kalmıyor, aynı zamanda sürücü koltuğundan ve hatta yolcu koltuğundan bile etkileyici görünüyor. Ve yeni Audi Q3 ile Glasgow ve İskoç Yaylaları’nda yaptığımız kısa ama muhteşem yolculuk gerçekten etkileyiciydi. | Audi media 29 Eylül 2025 : 13.00

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*